Avrupa Birliği (AB), uzlaşma sağlayamadığı göç ve iltica paketinde dış sonların korunması ve dayanışma sistemi üzere ögeler üzerine anlaşarak ilerleme kaydetti. AB Komitesinin içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, AB’ye toplam 6,5 milyon Ukraynalının sığındığını, bunlardan yaklaşık 2,5 milyonunun geri döndüğünü söyledi.
AB ülkelerinin içişleri bakanları Lüksemburg’da bir ortaya gelerek, göç ve iltica paketini ele aldı.
AB Komitesinin içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada üye ülkelerin büyük çoğunluğunun AB’nin sonlarını güçlendirmek ve dayanışma sistemi olmak üzere paketteki iki öge üzerinde mutabakat sağladığını söyledi.
Kolluk kuvvetleri için bilgi alışverişi üzere Schengen sonlarının korunmasına ait bahislerde ortak yaklaşım benimsendiğini belirten Johansson, “En kıymetlisi göç ve iltica paketiyle ilgili adım adım yaklaşımı üzerinde muahedeye vardık.” diye konuştu.
Johansson, Fransa’nın ayrıntılar üzerinde mutabakata varılması için 3 haftası daha olduğunu, geri kalan işin başkanlığı üstlenecek olan Çekya tarafından yapılacağını söz ederek, “Artık siyasi onaya sahibiz.” dedi.
UKRAYNALILARIN 2,5 MİLYONU GERİ DÖNDÜ
Johansson, AB’ye toplam 6,5 milyon Ukraynalının sığındığını, bunlardan yaklaşık 2,5 milyonunun geri döndüğünü söyledi.
Bunlardan 3,2 milyonunun süreksiz muhafaza müracaatında bulunduğu, halihazırda 4 milyona yakın Ukraynalının hala AB içinde olduğunu kaydetti.
GÖÇ VE İLTİCA PAKETİ
AB Kurulu, 2015’teki göç akınından beri sığınmacıların nasıl dağıtılacağı ve iltica müracaatları reddedilenlerin nasıl geri gönderileceğine tahlil bulunamaması nedeniyle bir dizi yasa teklifi, yol haritası ve tavsiyelerden oluşan yeni bir tasarı hazırlamıştı.
AB Komitesi Lideri Ursula von der Leyen’in Eylül 2020’de açıkladığı paketle ilgili, üye ülkelerin farklı tavırları nedeniyle sonuç alınamamıştı. Fransa, yıl başında devir başkanlığı için önceliklerinden birinin bu paket olduğunu bildirmiş, ilerleme sağlanabilmesi için “dayanışma mekanizması” üzere ögeleri önceleyerek, “adım adım yaklaşımı”nı benimsemişti.
Dayanışma sistemi, mültecilerin mecburî dağıtımı yerine, istekli ve süreksiz bir dayanışmayı öngörüyor. Buna nazaran, üye ülkelerden biri göçmen akınına uğradığında öbür üye ülkeler, bir ölçü mülteciyi kendi ülkelerinde ağırlamak, baskı altındaki ülkeye finansal takviye sağlamak üzere tekniklerle takviye verecek.
